Bu yıl da 1 Mayıs’ta, her 1 Mayıs’ta olduğu gibi sokakları dolduruyoruz. İstediğimiz çok şey var. İstediklerimiz, yani sahip oldukları, her gün bizden çaldıklarıdır. Her şeyi istiyoruz.
Şunu artık anlamamız gerekiyor, sınıf mücadelesi ya da sömürü hakim sınıflar yalnızca kötü kalpli insanlar olduklarından gerçekleşiyor değil. Bugün ömümüzde duran en büyük sorunun bu sistemin kendisinde olduğunu biliyoruz. Sürekli daha fazla kar elde etmeye ve rekabete dayalı bu sistem giderek artan sömürünün en büyük sebebidir. Şirketler birbirleriyle yarışmak, kar oranlarını artırmak, sahip oldukları ekonomik gücü elde tutmak ve pazardaki alanlarını genişletmek istedikleri için sömürerek semirmeye devam ediyorlar. Nüfusun yalnızca yüzde birini oluşturdukları halde tüm dünya kaynaklarının yarısını elinde tutanların yol açtığı ekonomik kriz yine kemer sıkma politikalarıyla bizim ve diğer kardeşlerimizin üzerine yükleniyor. Bugün Avrupa ve ABD’nin en büyük pazarlarından biri olan silah ticaretinin yalnızca bir parçasını oluşturduğu agresif dış politikaların mağduru olan milyonlarca insan kaçmak istediklerinde yüzlerine kapılar kapatılıyor. Yalnızca 1 ayda 1000’in üzerinde insan denizlerde boğuluyor ve politikacılardan duyduğumuz şey hep aynı: „Yapacak bir şey yok!“
Evet, onların bizim için yapacak bir şeyi yok, bunu onlardan daha iyi biz biliyoruz. Asıl bizim yapacak çok işimiz var. Bugün bizlerin, yani %99’un, giderek artan bu sömürü düzenini değiştirmek için gereken güce sahip olmadığı doğru değil. Hala her yerdeyiz, hala %99’uz, ve hala yüzde biri daha da zengin etmek uğruna çalışmaya, istemediğimiz ya da sağlığımız için zararlı olan işleri yapmaya, ömür boyu borç ödemeye ya da yaşadığımız yerleri terk etmeye zorlanıyoruz. Sırf daha fazla kar etmek uğruna çevreye ve çoğunluğa zarar veren anlaşmalara imza atan bu kesimi ve arkalarını yasladıkları uluslararası kuruluşları durdurmak ve başka bir dünya kurmak bizim elimizde. Kolay bir iş değil, ama ya durduracağız, ya da yavaş yavaş yok olacağız. Bunu yapmamız için gereken ilk adımlar önümüzde duruyor: örgütlenmek ve harekete geçmek!
Yaşadığımız sürece kapitalizmin mezarını yine biz kazacağız!
Her yerdeyiz ve her şeyi istiyoruz. Bizi ancak neyi istemediğimize dair tepki vermeye zorlayan reaktif hareketlilikten öte ne istediğimizi haykırmalı ve bunları almak için mücadele etmeliyiz. Ücretsiz ve tamamen sosyalize edilmiş sağlık hizmeti, eğitim, barınma hakkı, örgütlenme hakkı, hepsini istiyoruz. Örgütlenmek ve alternatif olanaklar oluşturmak adına çalışmalar yürütebilmek için ihtiyacımız olan şeylerden biri bize ait bir yer. Berlin’de bir sosyal merkeze ihtiyacımız var.
Berlin’in yeni gruplarından biri olan Radikale Linke Berlin görece kısa tarihlerinde birçok başarılı iş ve kampanyaya imza attı. Grubun esinlendiği projelerin arasında İstanbul’daki Okmeydanı ve Küçük Armutlu gibi halkın örgütlü olduğu ve sorunlara karşı dayanışma içinde hareket eden (halkın hukukçuları, halkın mühendisleri, halk doktorları/psikologları) mahalleler bulunuyor. Berlin’de bu yıl 1 Mayıs yürüyüşlerini düzenleyen bu grubun bu yılki kampanyasını bir sosyal merkez talebi oluşturuyor. Bu sosyal merkezde mahallelerimizde kendi ihtiyaçlarımıza kendimiz cevap olmanın yollarını arayacağız. Dayanışma içinde birbirimize destek çıkmanın yollarını üretip, gönüllülük üzerinden birbirimize her türlü yardımı sunacağız. Bu hizmetlerden bazıları hukuki destek, dil kursları, sanatsal ve sosyal aktiviteler ve yaşadığımız şehir üzerinde söz hakkına sahip olmamızı sağlayacak politik kampanyalar olacak.
Yaşadığımız alanların bizden alınmasına karşı, hak gasplarına ve modern köleliğe karşı, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı ve neoliberal politikaların dünyayı talan etmesine karşı hep birlikte mücadele edeceğiz, Gelin bu yıl da 1 Mayıs’ta alanları dolduralım ve taleplerimizi daha yüksek sesle, hep birlikte dile getirelim. Sahip olduğunuz servet, bizden çaldıklarınızdır. Her yerdeyiz ve hepsini geri alacağız!
om 30. April 2015 - 11:23
peki nerede bulusalım?
lowerclassmag 30. April 2015 - 15:17
18 Uhr Spreewaldplatz